Günümüzde önceki zamanlara göre daha fazla insan, ileri yaşlara kadar yaşayabiliyor, yani doğumdan sonraki yaşam süresi, daha öncesinden hiç olmadığı kadar uzamış durumdadır. Bunun neticesi olarak da bütün dünyada 1995’lerde 542 milyon civarında olan 60 yaş üstü insan sayısının, 2025’de bunun iki katını aşacağı, yani 1. 2 milyarı bulacağı tahmin edilmektedir.
2013’de yayınlanmış bir derlemeye göre hayatta kalma sürelerinin uzaması neticesinde dünyadaki demanslı insan sayısı, 2020’de bugünkünün 2 katına ulaşmış olacak. Yani kaçınılmaz bir biçimde toplum, önümüzdeki senelerde bir demans krizi yaşayacak. Bu durumun öngörülüyor bulunmasına karşın, halen demans riskini artıran ya da azaltan risk faktörleri, bunlara yaşamın hangi zamanlarında maruz kalmanın riski artırabileceği, bu riskleri azaltmaya yönelik tedbirlerin ne zamandan itibaren alınmaya başlanması gerekli olduğu gibi konularda net bilgilere sahip değiliz. Bilinenler, hayatın ortalarında damarsal risk etkenlerine maruziyetin riski artırabildiği, çocukluk çağındaki eğitim ve zeka yüksekliğinin ise riski azaltabileceği ile sınırlı. Dünya genelinde toplumların yaşlanması ve yaşlanan toplumların kaçınılmaz sorunu olan demans (bunama) probleminin giderek artıyor bulunmasına karşın, beynin daha sağlıklı yaşlanması konusundaki bilgilerimiz de halen çok kısıtlı. Bu konu ile alakalı araştırmacıların fikir birliğinde olduğu yalnızca birkaç konu var: Bunlardan biri, 60 yaş sonrası hemen herkezin, hafıza ilk sırada olmak üzere bilişsel yetilerinde kayıp yaşamaya başlayacağı ve bu kayba, beynin yapısındaki bazı değişikliklerin de eşlik edeceği; diğeri ise aerobik egzersizin, zihinsel kaybı yavaşlatacağı ya da geciktireceği.
Alzheimer Hastalığı; beynin evvela hafıza ilk sırada olmak üzere, tüm bilişsel özelliklerinda ilerleyici kayba (demans: bunama) sebep olan, mikroskobik olarak beyinde anormal protein depolanmasıyla karakterize bir hastalığıdır. Demans, hafıza, lisan, aritmetik işlemlerde güçlük, karar verme yetisi, dikkat ve diğer bilişsel fonksiyonlarda ilerleyici kayıp demektir. Alzheimer Hastalığı en sık görülen demans şeklidir, ama bunun dışında benzer demans tablolarına sebep olan başka rahatsızlıklar da bulunur.
İlerleyen yaşla beraber Alzheimer Hastalığının görülme sıklığı artar ama bu sürecin normal yaşlanmanın kaçınılmaz bir sonucu olmadığı da bilinmelidir. Normal yaşlanma sürecinde beyinde yapısal bir takım değişiklikler olur ama zihinsel yetilerde belirgin bir kayıp söz konusu değildir. Alzheimer Hastalığında ise belirgin olarak “yeni bilgilerin kaydedilmesinde zorluk” vardır.
Hastalığın belirtileri şu biçimde özetlenebilir:
Hafıza problemleri
Düşünme ve nedenselleştirme zorluğu
Karar vermede zorluk
Kelime bulmakta zorluk
Aritmetik işlemlerde zorluk
Kişilik ve davranış değişiklikleri
Eskiden kolaylıkla yapabildiği işlevleri yapma güçlüğü
Kaybolmalar
Takıntılı düşünceler
Tekrarlayan hareketler…
Alzheimer Hastalığı süreci belirli evrelerle karakterizedir:
Erken dönemde, hafif belirtiler vardır, bu sebeple de kolaylıkla atlanabilir. Unutkanlık, yorgunluk, depresyon lehine alınabilecek bulgular, yeni bir şey öğrenme zorluğu, karar verme güçlüğü, davranış değişiklikleri, kelime, isim hatırlama güçlükları olabilir.
Orta evrede, günlük hayatını etkileyecek seviyede sorunlar ortaya çıkmaya başlar. Huzursuzluk, motor becerilerde bozulma, sosyal ilişkilerde bozulma, hesap işlerinde zorlanma, şüphecilik, yön bulma zorluğu, kaybolmalar görülebilir.
İleri dönemde hasta kendi başına yemek yeme, giyinme, temizlik gibi işlerini yapamaz duruma gelir yani bakıma muhtaç olur, ayrıca tek tük kelimelerle konuşma, yürüme zorluğu gibi fiziksel bozukluklar tabloya eklenir. Bu dönemde hayaller görme, devamlı aynı hareketleri tekrarlama, saldırganlık olabilir, mesane ve barsak kontrolü bozulur.
Alzheimer Hastalığı tanısını, tek başına koydurabilecek bir test yoktur. Bunama tablosunun varlığı netleştikten sonra buna neden olabilecek muhtemel durumları dışlamak gerekir. Bunun için, nörolojik muayene, kan testleri, zihinsel özellikleri değerlendiren testler, beyin görüntülenmesi yapılması gerekir. Bazı durumlarda (söz gelimi hastanın 65 yaşından genç olması gibi) özel bazı testler (EEG, SPECT, PET, LP, psikiyatri konsültasyonu gibi) tanıda yardım edebilir. Kan testleri arasında B12, folik asit, TSH seviyelerinin senede bir kontrolü, Alzheimer Hastalığı ile karışabilen bazı vitamin eksiklikleri ya da hipotirodi gibi, tedavi edilebilir durumların tanınması ve tedavi edilmesini sağlayabilmek için önemlidir.
Alzheimer Hastalığının sebebi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak yaşın ilerlemesi gibi riski artıran durumlardan bahsedilebilir. 60 yaş üstünde risk artar, 80-90’lı yaşlardan sonra risk sabit kalır. Güncel bilgiler doğrultusunda 65 yaş üstü insanların %13’ünün, 85 yaş üstü insanların ise %45’inin Alzheimer Hastalığı geliştirecekleri tahmin edilmektedir. Kişinin aldığı eğitim süresi hastalığın gelişme riski üstünde etkilidir. En az 12 senelik eğitimin, riski azalttığı ya da tablonun ortaya çıkma süresini geciktirdiği bilinmektedir. Büyük bir kafa travması (bilinç kaybının eşlik ettiği), hareketsiz yaşam biçimi, kontrol altında olmayan tansiyon ya da kan şekeri yüksekliği, iyi tedavi edilmemiş kalp hastalıkları, sigara, alkol kullanımı, madde bağımlılığı riski net olarak artırdığı bilinen faktörler. Bazı genetik özellikler Alzheimer Hastalığının ortaya çıkmasını kolaylaştırır.
Süreç geliştiğinde ise, erken tanı ve mevcut bazı ilaçların düzenli kullanımı ile süreci yavaşlatmak ve bazı bulguların şiddetini azaltmak mümkün olabilir.